Kızıl Bayrak'tan...
Sermaye ve uşakları işçi sınıfı karşısında acımasız bir mücadele yürütüyor. Bu mücadelede son derece bilinçli, planlı ve örgütlü davranıyorlar. İşçi sınıfının ileri mücadele mevzileri kazanmaması için tüm güçleriyle yükleniyorlar. Varsa böylesi mevziler, ne yapıp edip düşürmeye çalışıyorlar. Böylelikle de işçi sınıfının bu mevzilere dayanarak toparlanmasına engel olmak istiyorlar.
Bunun son örneği ÇEL-MER’de yaşanıyor. Militan mücadele yoluyla kopara kopara kazanılan bu ileri sınıf mevzisi bugün yoğun bir abluka altında. Bunun için ÇEL-MER patronu ile birlikte devlet güçleri elbirliği yapıyor. Polis yakınlarının işe sokulmasından işten atmalara ve gözaltı-tutuklama tehditlerine kadar bir dizi yöntemi kullanıyorlar.
Bu saldırının hedefinde aynı zamanda sınıf devrimcileri bulunuyor. Öyle ki yoldaşlarımızın attığı her adımı takip eden polis, taciz ve gözaltılara başvuruyor. Beraberinde ise ÇEL-MER işçilerinin gözünü korkutarak sınıfı devrimcilerinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Bu sınıf düşmanları böylelikle asıl dertlerini de ortaya koymuş oluyorlar. Sınıf devrimcilerinden uzaklaşmış bir sınıf mevzisinin uzun süre ayakta kalamayacağını biliyor ve buna göre davranıyorlar.
ÇEL-MER mevzisini düşürmek amacıyla uygulanan bu ablukayı boşa çıkarmak acil bir görevdir. Çünkü ÇEL-MER işçi sınıfının geleceğidir. ÇEL-MER’i savunmak bu nedenle geleceğimizi savunmak demektir.
Bu noktada belirtmek gerekir ki sınıfın ileri ve örgütlü güçleri cephesinden bu mevziyi savunmak konusunda henüz elle tutulur bir dayanışma pratiği gösterilmiş değildir. ÇEL-MER işçilerinin örgütlenmek için işgal eylemine başvurdukları Birleşik Metal yönetimi göstermelik bazı adımlar dışında neredeyse hiçbir şey yapmamaktadır. Dikkat çekici bir kayıtsızlık içindedir. Bu tutumları onların da taban örgütlülüğü güçlü bu ileri sınıf inisiyatifinin ezilmesinden memnun oldukları düşüncesini akla getirmektedir. Eğer böyleyse ortada büyük bir suç ortaklığı var demektir, değilse sendika yönetimi tutum ve davranışlarıyla bunun böyle olduğunu göstermek zorundadır.
***
Devam eden diğer direnişlerde de sınıf güçleri, sermaye ile devlet güçlerinin saldırılarına uğruyor. Bu ölçüde de dayanışmanın önemi de artıyor. Direnişçi işçiler bu bakımdan da örnek bir pratiğe imza atıyorlar. Ortak eylemler örgütlemenin yanısıra işçi sınıfının birlik-mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’a yürüdüğümüz bir dönemde bir dayanışma gecesi örgütlüyorlar. Direnişçi ÇEL-MER, Ontex ve PTT işçileri tarafından örgütlenen geceye güç katmak, destek olmak ve bu gecenin sermaye ve uşaklarına karşı güçlü bir yanıt olabilmesi için elimizden geleni yapmak durumundayız. Direnişçilerin soluğunu geniş sınıf bölüklerine yaymak ve 1 Mayıs’a taşımak için bu olanağı en iyi biçimde değerlendirebilmeliyiz.
***
Ekim Gençliği’nin 131. sayısı çıktı! Eksen Yayıncılık bürolarından ve kitapçılardan temin edebilirsiniz.
|